Merhaba.
19 Nisan Perşembe
gecesi Ankara Telwe'deydik. Ankara'da ekipçe 4., Telwe'deki 3. konserimizdi.
Bir gün önceki
Eskişehir konserinden çıkıp İstanbul'a okula gelmiş ve koca gün ders
anlatmıştım. Uykusuz bir şekilde geçirdiğim günün akşamında Ankara konserine
yetişmek için Sabiha Gökçen'den kalkacak uçağıma doğru yola koyuldum. Bir gün
öncesinden kalan fırtınalı hava biraz tedirgin etse de rahat bir uçak yolculuğu
sonrası Ankara'ya vardım. İnsanın iyi bilmediği bir şehirde sora sora
biryerleri bulması çok zevkli oluyor. Havaş beni Ulus'ta bıraktı. Taksiler
akşam trafiği nedeniyle beni almayınca metronun yolunu tuttum. Kızılay'a geldim
ve Yüksel'in oradan sonra, biraz içgüdü ile, biraz da açtığım telefon
yardımıyla mekanı buldum. Şimdi diyeceksiniz ki "Dördüncü kez geliyorsun
hala öğrenemedin mi be adam? " Ya konser minibüsü ile geliyoruz ya da uçaktan
sonra konser minibüsü bizi alıyor. Böyle sokak sokak dolaşa dolaşa gelmedim
hiç. Ankara'yı çok severim ben. Çok gençken her hafta sonu Ankara'daydım.
Tunalı trafiğe kapanırdı ve biz yolun ortasında gitar muhabbeti yapardık.
İstanbul'dan 5-10 arkadaş gide gele oralı insanlarla arkadaş olmuştuk. Güzel
hatırlarım vardır.
Her neyse, mekana
girdiğimde bizim ekibin yemek yediğini gördüm. İlk iş olarak kendi souncheckimi
yaptım. Eskişehir haricinde hem Takamine gitarı hem de Epiphone Dot'u ve zoom
kullandığım için soundcheck'im biraz uzun sürdü. Fakat sound çıktı. Gece
boyunca da güzeldi diyebilirim. Ankara konserinde bas gitarda İlker Özalp, davulda Derin Bayhan bizimleydi. Gürol Ağırbaş ve Emre Günaydın'ın konserleri vardı.
Daha sonra kuliste
sahne vaktini beklemeye başladık. Ankara'da tanıştığımız arkadaşlardan
@basaksavasci, @SedefBedir, @ceydakap ' tan başalayarak seyircilerimiz mekanı
doldurmaya başladı. Arkadaşım Gizem'in akrabası olan Aslı ve arkadaşı da
konserdeydi. Sahne saati geldiğinde mekan tam anlamıyla tıklım tıklımdı.
Ben Ankara
seyricisini çok seviyorum kendi adıma. Böyle şeylere değer verircesine
konserleri boş bırakmazlar, eskiden çalıştığım bazı işlerden de bilirim.
Konserimize
başladık. Seyircimiz Birsen'i alkışlarla karşıladı, bir ağızdan şarkıları
söylediler. Karşılıklı keyifleştik ve 45 dk. kadar çaldıktan sonra ara verdik.
Ara sonrası sahneye ben ve Birsen birlikte çıktık. Bir Hüsnü Arkan-Birsen Tezer düeti
olan Hoş geldin'i ve Birsen'in 2. albümde İlhan Şeşen ile düet olarak
söyleyeceği 'Aşk üzerine söylenmemiş her şey' filminin aynı adlı soundtrack'ini
yine düet olarak söyledik. Seyircimiz yine şarkılarımıza eşlik etti. Tüm Cihan
albümünü ve Ortaçgil'den parçaları çaldıktan sonra Birsen kanun faslına
geçti. Ardından Çığlık çığlığa ile Ankara konserimizi bitirdik.
Seyircimiz geçen
konserde olduğu gibi yine kulise akın etti. Albümü imzalattılar, bol bol
fotoğraf çektirdiler.
Şimdi burada
Ankaralı dinleyici arkadaşımız @bersankayikci'nın güzel ve anlamlı (*)
hediyesinden bahsetmemek olmaz :) Kendisi Birsen'i, beni ve kendisini
resmetmiş. Ellerimizde çalgılarımızla, isimlerimizle birlikte bizi çizdiği bir
poster hazırlamış. İkimize de verdi ve kendine de imzalattı. Şöyle söyleyeyim;
22 senelik sahne hayatım boyunca aldığım en anlamlı hediyeydi. O an için belli
edebildim mi bilmiyorum ama bu böyle. Çünkü kısaca şöyle bir anekdot geçeyim;
bundan çok çok uzun yıllar önce ben daha gitara yeni başlamışken, çok sevdiğim
bir Alman müzik topluluğuna Türkiye'deki fan kulüplerini kurmak için sürekli
mektup yazardım. Onlar bu fan kulüp işlerini kabul ettikten sonra kendi çapımda
faaliyetlere başladım. Bir gün onlara solistin, gitaristin ve benim olduğum bir
resim çizerek gönderdim. Resme öyle çok özendim ki anlatamam. Gitarist gönderdiğim resmi görmüş, duygulanmış ve kendi el yazısıyla bir cevap yazmıştı.
Gelen mektupta aynen şöyle yazıyordu; (*) "Uzun zamandır sahnedeyim ama
aldığım en anlamlı hediye bu. Madem müzikle uğraşıyorsun, müzisyen olmak
istiyorsun, dilerim müzisyen olursun ve bu senin de bir gün başına gelir. Beni
ancak o zaman anlayabilirsin..."
O akşam Ankara'da O'nu anladım. Berşan'a bir kez daha
teşekkürler...
Kuliste foto ve
imza faslı bittikten ve rodimiz Cevdet abi tüm eşyamızı topladıktan sonra
değişmez konser servisimiz Sezai abinin kaptanlığında İstanbul'a dönüş yoluna
koyulduk. Sabah iner inmez İstanbul'da okulda derse gireceğim için bir an önce
uyumak için can attım doğrusu. Ekip çorba içerken ben minibüs koltuğunda rüyaya
dalmıştım bile.
Bir detayı
anlatmadan bitirmeyeyim; ben uyurken mola vermişiz. Tuhaf bir yerdi. Karanlık ve
çimenlikti. Uyku sersemi gözümü açtığımda pencereden ak sakallı beyaz giysili
bir dedeyi otların üstünde namaz kılarken gördüm. Kafayı yediğimi düşünerek
uyumaya devam ettim. Sonradan öğrendiğime göre onu herkes görmüş ve hakikaten
dedecik sabah namazını kılıp seccadeyi toplayıp dinlenme tesisilerinde
çalışmaya devam etmiş. Allah uzun ömür versin dedecim :)
Ankara seyircisine gönülden teşekkürler. Umarız en kısa zamanda yine görüşürüz.
Not 1: Fotoğraflarını soran arkadaşlar aşağıya eklediğim fotolar arasından kendilerini bulabilirler :) Bir de mini video olacak...
Not 2: Biz de sizi seviyoruz ;)
Not 2: Biz de sizi seviyoruz ;)
Gerçekten anlamlı bir hediyeymiş...Ne mutlu size, bu kadar kalabalık kulis, böylesine anlamlı hediye herkese nasip olmaz sanırım.
YanıtlaSilAnkara izleyicisi gibi bir izleyici buralarda bulabileceğinizi pek düşünmesem de, umarım diyorum, ümit kesilmez:))
Temponuz zaten müthiş, okurken yetişemiyorum:)
Teşekkürler. Evet, hediyenin anlamı benim için çok büyük. Sevenlerinizin olması ise müthiş bir şey zaten oldum olası.
SilBursa hakkında ise hemfikiriz. Konserden sonra Bursa'nın âkıbeti belli olur:) Sevgiler
Kıskançlıktan çatlıyor olabiliriz baktıkça ama en azından bu şekilde oralarda bulunmuş oluyoruz =) Antalya'dan selam olsun Birsen Tezer ve ekibine :)
YanıtlaSil:) Anlaşıldı, Antalya için yeniden planlar yapma vakti gelmiş. Bu konuyla ilgileneceğim.
SilSevgiler...
Tunç merhaba..Blog'unu çok sevdim.Eline sağlık.Tüm ekibe selamlar,sevgiler...
YanıtlaSilBurhan Şeşen
Burhan abicim, çok teşekkür ederim. Beni her iki ortamda da mutlu ve onore ettin. Senden bunu duymak çok güzel.
SilSelamlar, sevgiler...