
Bu TT Arena Vip Lounge işi de 'statta' çalma olarak nitelendirilirse bu listeye dahil olabilir. Umarım bir gün gerçekten Bon Jovi gibi, U2 gibi yine statta ama bu kez çimlerin üzerindeki sahnede çalma tecrübesini de yaşarım.






Merhaba
Antalya Simurg Temple’daki konserimiz için Denizli’den yola çıkma vakti geldi. Bir gece öncesinden bizi Denizli-Antalya yolunda çetin şartların beklediği duyumunu almıştık. Yola çıktığımızda anladık ki tüm söylenenler doğruymuş. Hayatta aklıma getirmezdim bu yolun kar ve buzla kaplı olacağını. Ama bu sene tüm Türkiye’yi saran soğuk hava ve kar dalgası burayı da esir almıştı resmen. Temkinli bir şekilde yola devam ettik. Çok güzel kış manzaraları ile karşılaştık. Daha sonra Korkuteli’de mola verdik. Bir kamyoncu lokantasıydı resmen ama hayatım boyunca yediğim en lezzetli kurufasülyenin satıldığı bir lokantaydı da ayrıca. Kebap çeşitleri de öyle. Karnımızı doyurup buz tutmuş aracımızla yola koyulduk. Akşamüstü Antalya Kaleiçi’ne vardık. Mekan üç katlı ahşap bir binaydı. İç dekorasyonu sevdiğim bir tarzdaydı. Tonmaister olmadığından bar işletmecilerinden Haydar isimli arkadaş seslerimizle ilgilendi. Sesler güzeldi. Gece boyunca da aynı güzellikte devam etti diyebilirim. Biraz bahçede vakit geçirdik ve daha sonra otelimize gittik. Aspen Otel’de konakladık. Geceyi üşüyerek geçirdik diyebilirim. Açıldıktan 10 dk. sonra devreye giren klimalar, hiç tahmin etmeyeceğim kadar soğuk Antalya gecesini ısıtmaya yetmedi. Biraz uyuduktan sonra Birsen Tezer ve menajerimiz Koray bir söyleşi için otelden ayrıldılar. Daha sonra biz de dahil olduk ve Simurg Temple’daki konserimiz için mekana geldik. Kulisimize girerken dinleyicilerimizin mekanı yine tıklım tıklım doldurduğunu gördük.
Konser vakti gelince klasik başlangıcımızı yaptık. Bir türlü ısınamayan ellerim, introda hata yapmama neden oldu. Neyse ki spotlar ve seyriciler ilerleyen dakikalarda ısınmamızı sağladı. Antalya seyircisi başta biraz çekingen kalmakla birlikte bizi sıcak karşıladı. Şarkılara eşlik ettiler, yine bir ağızdan söylediler, yine bolca fotoğraf çektirdiler ve albümü imzalattılar. Biz programdayken elektrik kesintisi oldu. 1 dakika kadar sonra geri geldi neyse ki J
50 dakikaya yakın çaldıktan sonra ara verdik. Antalya’da yaşayan amcam ve yengem de Birsen Tezer sevenlerden ve konsere gelmişler, haberim yoktu. Benim için sürpriz oldu. Bir yandan onlarla ilgilendim. Bir yandan da kuliste vakit geçirdim. İkinci sete yine ‘Tuhaf’ ve ‘Hoş geldin’ ile başladık. Kanun şarkılarımızı da yaptıktan sonra Birsen belki de ilk kez ‘Çığlık çığlığa’ yerine ‘Aşk bu değil’ ile programı bitirdi. Çünkü Çığlığı 1. sette söyledi yine ilk kez.
Bizden sonra Simurg Temple’da mekanın cumartesi grubu vardı. PopRock yaptılar. Bir süre mekanda kalıp fotoğraf ve imza ritüelini görüntüledik ve kuliste yorgunluk attık. Daha sonra sabah erken saatteki uçağımza yetişmek için otelimize döndük. İlgisini eksik etmeyen Antalya seyircisine teşekkürler.
Sabah 9.30’daki uçağımız için 7.30’da kahvaltıda buluştuk. Daha sonra havaalanına doğru yola çıktık. Antalya’da yolda muntazaman müzisyen heykelleri var. Özellikle de gitarist heykelini gören Emre dayanamadı ve ‘Sonunda bizim de heykelimizi dikmişler!’ dedi J
Emre ve ben uçaktan hafiften çekindiğimiz için espriler içinde, güneşli bir havada rahat bir uçak yolculuğu ile İstanbul’a döndük. Turnemizi başarıyla tamamladık. Birsen Tezer ve Cihan dinleyicileri ile hasret giderdik. Gittiğimiz her şehirdeki tüm mekanları neredeyse ağzına kadar dolduran, müziğimize gönül vermiş her dinleyicimize teşekkür ederiz.
25 Şubat Cumartesi Haymatlos/İstanbul konserinde görüşmek üzere…
* ZIYARETÇİ DEFTERİ İÇİN TIKLAYIN
Merhaba.
16 Şubat Cuma günü Denizli Jazz&Rock Bar’da çalmak için Birsen Tezer ve ekip müzisyenleri olarak sabah 11 civarı İzmir’den yola çıktık. Üç saat kadar karlı dağ yollarında ilerledikten sonra Denizli’ye ulaştık. Jazz&Rock bar küçük bir yer, uzun ince bir mekan. Arka tarafta sigara içilen ve havanın durumundan dolayı son derece soğuk olan bir balkonu vardı. Fotolarda Gürol abi dahil İnsanların sırtlarında tek tip kareli battaniyeler görebilirsiniz. Ama mekanın içi özellikle gece olduğunda çok güzeldi. Redd’den Gündoğarken’e, Ogün Sanlısoy’a kadar bir çok şarkıcı ve grup mekanda sahne almış. Hoş bir mekandı. Sahnedeki yerlerimizi belirledik ve soundcheckimizi bitirip otelimize gittik. ‘Şiir’ isminde güzel bir otelde kaldık. Pencereden Denizli’nin koca dağları görünüyordu. Otelin her yerinde bir şairin üç boyutlu portresi ve şiirleri vardı.
Odamızda birkaç saat dinlendikten sonra tekrar mekana geldik ve direkt olarak sahneye çıktık. Yine ‘Değirmenler’le başladık. Denizli seyircisi çok güzeldi. BirsenTezer’i özlemle karşıladılar. Bütün şarkılara eşlik ettiler. Jazz&Rock Bar’ı tıklım tıklım doldurdular. Bolca fotoğraf çektirip albümümüzü imzalattılar.
Yine güzel geçen bir konserin ardından yorgunluğumuzu atıp güzelce dinlenmek ve ertesi günkü Antalya yolculuğuna hazırlanmak için otelimize dönüp jakuzili küvetlerimize serildik J
Antalya konserinde görüşmek üzere…
Merhaba.
Birsen Tezer’le ikinci turnemiz 15 Şubat Çarşamba günü Muğla ayağıyla başladı. Ben okuldaki görevimle ilgili olarak maalesef bu konsere katılamadım. O yüzden Muğla/Mabolla ile ilgili yazabileceğim tek şey, ekip arkadaşlarımdan güzel bir konser olduğunu duymuş olmamdır J
16 Şubat Perşembe günü İzmir 'Bios' konserimiz vardı. Ben akşam 18.30 uçağı ile İzmir’e gittim. Hava yağmurluydu ve soğuktu. Arkadaşlar da turne minibüsü ile Muğla’dan İzmir’e ulaşmışlar ve soundchecki bitirip yemeğe gitmişlerdi. Ben tek başıma seslerime baktım, sahnedeki setup’ımı hazırladım ve doğru yanlarına gittim. A6 Grill Bar isimli keyifli bir mekanda mükellef bir sofra eşliğinde rakılıyorlardı. Selamlaşma faslında sonra ben de katıldım. Yol yorgunluğunun üstüne şömine başında program öncesinde yemek yemek ve konser moduna geçmek gerçekten harikaydı. Tahta şişlere kaktığımız sucukları da bira eşliğinde şöminede kızartıp yiyerek keyif içinde mekana döndük.
Seyircimiz mekanı ağzına kadar doldurmuştu. Kulis sahnenin yukarısındaydı ve görünen manzaraya göre asma kat dahil her yer tıklım tıklımdı. Bir süre sonra sahneye indik ve alkışlar içinde konsere başladık. İzmir seyircisi geçekten çok müthiş. Beğenilerini sık sık alkışla dile getiriyorlar. Hepsinin yüzü gülüyor, herkes çok sıcak. Sahne yerden bayağı bir yüksekteydi. Dinleyici arkadaşlarımız tam önümüzde başları yukarıda tüm şarkılarımızı bir ağızdan söylediler ve her zamanki gibi videoya çekip, daha biz sahneden inmeden Youtube ve Twitter’a yüklediler bile sağolsunlar J İzmir seyircisinin bizi özlediği her hallerinden belliydi.
Ara verdikten bir yarım saat sonra tekrar sahne aldık. Yine önce Birsen ve ben tek olarak ‘Tuhaf’ ve ‘Hoş geldin’i seslendirdik. Ardından sahne arkadaşlarımız yerlerini aldılar. Emre’nin, Gürol abinin ve Emre Günaydın’ın soloları İzmirlilerden bol bol alkış aldı. Tüm parçalarımızı çaldıktan sonra yoğun istek üzerine Balıkesir’i bir kez daha söyledik. Seyircimizden ayrılmamız zor oldu ama konser tamamlandı. Herkes kulise çıktıktan sonra toparlanırken dinleyici arkadaşlar onlarla bir şeyler içmemiz için sahne önünde resmen kuyruk oluşturdular. Ben de Birsen ve ekibe ilettim. Biraz da çıkışta yeni tanıştığımız arkadaşlarla sohbet ettik, oturduk, güldük eğlendik ve sabaha karşı Vesta Liman ismindeki otelimize dağıldık yoksa muhabbetin biteceği yoktu J
Sabah 11 gibi Denizli konserimiz için yola çıktık. Bir dahaki İzmir konserimiz Yine Bios’ta 22 Mart Perşembe, saat 22.00’de.
Görüşmek üzere...