. * ZIYARETÇİ DEFTERİ İÇİN TIKLAYIN

9 Ağustos 2012 Perşembe

'BİRSEN TEZER & Ekip' Live! - 2012 Yaz- 5. Turne, 2. Ayak - Sarnıç; GÖCEK




Merhaba

Turnemizin ilk ayağı olan Antalya'da sabah erkenden uyanıp kahvaltımızı ettik ve Göcek'e doğru yola çıktık. 3 saate kadar yolculuk yaptık. Yolda mola vererek yemek yedik. Ardından Göcek'e ulaştık. Marinanın içinde Sarnıç isimli mekanda çalacaktık. Yerimizi gördük. Biraz sohbet muhabbetten sonra Sarnıç'ın işletmecileri bizi kalacağımız 'Benetto' tipi tekneye götürdü. Geceyi otel yerine teknede geçirecektik. Bizim için bayağı farklı bir deneyim olacaktı açıkçası. Akşamüstü demir aldık ve yola koyulduk. 40 dk. kadar gittikten sonra 'Yassıca Adalar' isimli bir koyda demirledik. Geceyi burada geçirecektik. Sabit kaldığımızda tekneyi arılar bastı. Gerçi Emre ve benden başka çekinen yoktu çünkü ikimizde de 'anaflaktik şok' problemi söz konusu ve etrafta o kadar güzel manzara varken kendimizi kamaraya kapattığımız bile oldu :)


Güneş batmaya yakın arılar kayboldu. Ben hayatımın en güzel ve değişik deneyimlerinden birini yaşamak üzere havanın kararmasını bekledim. Daha önce hiç denizde gece geçirmemiştim. Bu ilk olacaktı. Yanımızda getirdiğimiz 20'ye yakın meze ve rakılarımızla küçük soframızı kurduk. Güneş tamamen kaybolmaya yüz tuttuğunda ilk kadehlerimizi yudumladık. Bütün gece boyunca sohbet-muhabbet ettik. Koyda ilerde bir tekne daha vardı ama tek başımıza sayılırdık. Gece iyice zifiri karanlığa ulaştığında uzaydaki yıldız tozları dahi görünüyordu. Kaptanımız 'Size yakamoz göstereceğim' dedi ve elini teknenin denize sıfır olan kıç tarafından suya daldırdı. Bu yaşıma gelip böyle bir manzara görmediğim için o an büyülendim. Adamın elini mavi mavi 'alk'ler, organizmalar sardı. Fosforlu şekilde parlıyorlardı. Meğerse 'Yakamoz' bu demekmiş. Fotoğrafını da çektim ama flaş patladığı için görünmedi haliyle. Aşağıda bulabilirsiniz. Gece karanlıkta olta ile balık tutanlar, oltanın hareketleri yakamozları coşturup balıkları ürkütmesin diye kayığın ucunda fener yakarlarmış denize doğru. Yani önlerini görmek için değilmiş bu ışık olayı. Kaptan; 'Denize şu an giren olursa tüm vücudunun fosforlu şekilde parladığını görür' dedi. Hiçbirimiz cesaret edemesek de büyülenmiş gibi dinledik kaptanı. İnanılmazdı...

Daha sonra yanımda getirdiğim gitarı çıkardım, çaldım, söyledim, söyledik. Belki bir çok insanın 'Keşke ben  de orada olsaydım' diyeceği ve hayatta seyrek yaşayabileceğiniz bir kaç saat geçirdik. Zülfü'den de çaldık, Kızılok'tan da.

Gece 02.00 gibi kamaralarımıza çekildik. İtiraf etmeliyim ki çok sıcaktı. Bütün gün sıcağı emen fiber kamaralar geceleyin resmen yanıyordu. Öyle ya da böyle uykuya daldık.

Sabah uyandığımda kamara penceresinden neredeyse suya paralel olarak ilerliyor olduğumu(zu) gördüm. Kaptan çoktan demir almıştı ve erkenden bizi muhteşem güzellikte bir koya kahvaltıya götürüyordu. Aklımı o koyda bıraktım diyebilirim. Fotoları var aşağıda. Nefis köy işi kahvaltının ardından denize girmek için yine başka koylara yöneldik. Biraz yüzdükten sonra Göcek'e doğru yola çıktık.

Soundcheck'imizi yaptık. Seslerimiz iyiydi. Duyum fena değildi. Ardından akşam soframıza oturduk. Yemeğimizi yedikten sonra sahne saati geldi. Alkışlarla sahnemizi aldık. Tüm Sarnıç neredeyse ağzına kadar doluydu. Cihan albüm şarkılarımızı çaldık. Birsen ve ben 'Hoş geldin' ve 'Aşk üzerine söylenmemiş her şey'i seslendirdik. Daha sonra ben tek başıma Fikret Kızılok'tan 'Gönül'ü söyledim. Güzel bir seyircimiz vardı.

Programımızı bitirdik. Ardından Vedat Sakman'ın barına gittik. Vedat abi şarkılarını söylüyordu, sessiz bir izlyici de dikkatlice onu dinliyordu. Biz de usulca ilişiverdik masanın birine. Vedat abi sahneden indikten sonra sabaha dek muhabbet ettik nerdeyse. Daha sonra o gece için kalacağımız otelimize geçtik. Aslında yine teknede kalabilirdik ama sanırım  iki gece üst üste fazla gelecekti ve doz aşımına uğrayacaktık :)

Ertesi gün Kaş'a doğru yola koyulmak için odalarımıza çekildik.
Yukarıda Kaş konserlerimiz ile ilgili yazımda görüşmek üzere.
Göcek maceramız ile ilgili fotoları aşağıda bulabilirsiniz...











































'BİRSEN TEZER & Ekip' Live! - 2012 Yaz - 5. Turne 1. Ayak; Hi-Jazz/ANTALYA




Merhaba.
Biraz geç kalmakla birlikte Birsen Tezer 5. turnesinin yazısını yeni vakit bulabildiğim için anca yazabiliyorum.

9 Temmuz günü Sabiha Gökçen'nden diğer gitarcımız Emre ile Antalya'ya doğru yola çıktık. Menajerimiz Koray ve Birsen, Bodrum'dan özel araçla yola çıkmışlardı ve Antalya'da bizi bekliyorlardı. İndikten sonra otelimize geldik. Ardından çalacağımız mekan olan Hi-Jazz Bar'a gidip soundcheck'imizi tamamladık. Saat 23.00 gibi programımıza başladık. Bizi özleyen ve ulaşabilen Antalyalı dinleyicilerimi ile hasret giderdik. Ben de ne zamandır benimle görüşmek isteyen ama karşılıklı fırsat bulamadığımız arkadaşlarla görüşebildim.
Konser sonrası dinleyicilerimiz bizlerle fotoğraf çektirdiler ve Birsen'e cd-poster imzalttılar.

Mekanda seslerimiz sistemin elverdiği ölçüde idi. Çok çok iyi bir sound ile çaldığımız söylenemez ama çok da  kötü değildi. Yine biraz konuşan arkadaşlar vardı, eksik olmasınlar. Bizim müziğimizin nasıl dinlenmesi gerektiğini şehir şehir dolaşarak anlatmamız gerekecek anlaşılan. Bunun dışında bence mekan böyle organizasyonlar için uygun değil. Daha büyük ve plan olarak daha biçimli bir mekana geçerseler daha iyi olur diye düşünüyorum. Mantalite ise ismi gibi değildi maalesef.

Yemekten sonra Mevlana adında dev bir çorbacıya gittik. Ardından otelimize döndük. Ertesi sabah yola koyulacağımız için rahat bir uyku için istirahat haline geçtik.

Konserle ilgili fotoğrafları ve dinleyicilerimizden Gökçe Aktuğ'un çektiği bir videoyu aşağıda bulabilirsiniz. Antalya seyircisi ile tekrar görüşmek üzere...
















28 Haziran 2012 Perşembe

BİRSEN TEZER Live! @Abbasağa Parkı/ İstanbul - 26 Haziran 2012-



Merhaba.

26 Haziran Salı günü Birsen Tezer'le Beşiktaş Abbasağa Parkı konserimiz vardı.
Grubum Taxi Band'le Bodrum Mandalin'de yaptığımız program sonrasında uçağa atladığım gibi ayağımın tozuyla eve eşyalarımı bıraktım ve soundcheck için soluğu Abbasağa Parkı'nda aldım. Daha önce burada çalmamıştım ama az çok ününü biliyordum. Akşam üstü 19.00 gibi soundcheck için toplandık. Rodimiz Cevdet çalgılarımızı almış, sahne için hazırlamıştı. Biz seslerimize bakarken yavaş yavaş akşam dinleyicisi de amfi-tiyatro şeklindeki mekana yerleşmeye başlamıştı. Twitter'da foto bile paylaştılar. Bu, akşamın keyifli geçeceğinin ilk sinyaliydi o an bence :)

Seslerimiz iyiydi. Duyumumuz güzeldi. Monitörlerimiz güçlüydü. Tüm gece boyunca duyumda bir aksilik olmaksızın programımıza devam ettik. Souncheck'in ardından ekipçe Beşiktaş Çarşı'da Hayati abinin bildiği güzel bir mekana yemek yemeye gittik. Mekanda Yeni Türkü'den arkadaşım Erkin'i, davulcu Bahadır'ı da gördüm. Sohbet ettik biraz. Onlar da oraya gelip giderlermiş meğer. Keyifli ve sizin-bizim kafalarımıza uyabilecek mekanların adını buradan paylaşıyorum biliyorsunuz ama o an gerçekten dikkat etmedim. Alttaki yazıda da paylaştığım gibi; kameralarımın ikisi de bozuldu ve bu sebeple bu konser yazıları kafasından çıktığımdan, mekan ismi gibi detayları da atlar oldum. Kameram tamir olur olmaz eskisi gibi yazı, foto ve videolara devam edeceğim. Takipçi arkadaşlara duyurulur :)

Bugünkü tüm foto ve videoar Twitter ve Facebook'taki arkadaşlardan topladığım görsellerden oluşuyor. Aşağıda hepsini bulabilirsiniz.


Yemekten sonra konser mekanına geldiğimizde kendi adıma gözlerime inanamadım. Ne oturacak ne de ayakta duracak yer vardı. Bu ilk büyük konserimiz olacaktı besbelli. Anonsun hemen ardından kulis gibi suntadan çevrilmiş bölgede gömleğimi tam giyemeden acele ile sahneye çıktık. Çocukluktan beri hatta 22 senedir sahnede olsam da bu hazırlıksız telaşlar beni  her zaman heyecanlandırıyor açıkcası. Bir alkış kıyametin içinde bulduk kendimizi. Hemen 'Değirmenler'le başladık. 'Cihan' albüm parçalarımızdan çaldık, Gürol abinin 'Bas Şarkıları' albümünden 'Şelpe'yi çaldık. 

Seyirci tam anlamıyla muhteşemdi. Tam karşımızdaki arkadaşlar kartonlara tek tek Birsen Tezer yazmış ve pankart gibi ayağa kaldırmışlardı. Herkes tek bir ağızdan şarkıları söyledi, albümden istek yaptılar. Enerji inanılmazdı. Emeğin bu şekilde dönüşü ne muhteşemdir... 



Konserin yarısında bir Hüsnü Arkan- Birsen Tezer düeti olan ve Hüsnü Arkan'ın 'Solo' isimli albümünde yer alan 'Hoş geldin'i, ben ve Birsen düet şeklinde seslendirdik. Ardından bir İlhan Şeşen-Birsen Tezer düeti olan ve yayınlanacak ikinci albümde de kaydettiğimiz 'Aşk üzerine söylenmemiş her şey' filminin aynı adlı soundtrack'ini yine Birsen'le düet olarak seslendirdik. Seyircimiz düetlerimizi coşkulu şekilde alkışladılar, keyifle dinlediler. Cihan albüm şarkılarına devam ettik. Ortaçgil'den 'Aşk var mı?'yı da seslendirdik. Daha sonra Gürol abinin 108'ini de çaldık. Daha sonra ezan okunacağı için kısa bir ara verdik. Ezanın ardından 'Seher Vakti' ve Çığlık çığlığa'yı da seslendirdikten sonra programı bitirdik. Seyircimiz çok güzeldi, bizi ayakta alkışladılar, eksik olmasınlar. Biz de onları ayakta alkışladık aynı şekilde :)  Bu müthiş onurla sahneden indik. Fakat her zamanki gibi yine bırakmadılar. Yeniden Bilsen'i seslendirerek konserimizi tamamladık... 


 Bence her birimiz için unutulmaz bir geceydi. Hele ki Abbasağa'daki rahat oturma düzeni, insanların içkisiyle, çekirdeğiyle oturarak konser izlemesi sıkışan şartlar altında ne de güzel bir resim verdi bizlere, anlatamam. Konser sonrası toparlandık ve evlerimize dağıldık. Bu müthiş gecenin etkisi gece de Twitter'da, Facebook'ta ve netteki bir çok yazışmada devam etti. Orada bulunan herkese teşekkürler. 


Demin de dediğim gibi, aşağıda netteki sosyal ağlardan topladığım fotolar ve video var. Bunları paylaşan arkadaşlara teşekkür fırsatı bulamamış olabilirim Ama izninizle buradan paylaşıyorum.  


Bu arada önümüzde iki günlük Bodrum dinletimiz var. Birincisi Yalıkavak Evgenia'da, diğeri Gümüşlük Zemda'da. Bodrum'a yolu düşen arkadaşları trio dinletilerimize bekleriz. Diğer konser tarihlerini ve yaz turne programımızı iki alt yazıda bulabilirsiniz. 


 Sevgiyle...