. * ZIYARETÇİ DEFTERİ İÇİN TIKLAYIN

9 Ağustos 2012 Perşembe

'BİRSEN TEZER & Ekip' Live! - 2012 Yaz - 5. Turne, 3. Ayak - Echo Bar ; KAŞ



Merhaba

12 Temmuzda öğleden sonra Göcek'ten ayrıldık. 12'si ve 13'ü gecesi Kaş Echo Bar'da çalmak üzere yola koyulduk. Yine bir 3 saat kadar yol gidecektik. Mola vere vere devam ettik. Ritüelimiz ve iyi konserler totemimiz üzerine her seferinde olduğu gibi yine Redd'in sevdiğimiz parçaları ile Kaş'a giriş yaptık :)
Echo'ya geldik ve eşyalarımızı indirip biraz soluklandıktan sonra otelimize geçtik. 
Geçen sene geldiğimizde yazın en sıcak ve nemli günlerine denk gelmiştik ve hepimiz fena bunalmıştık. Bu sene sıcaklık her ne kadar 40 dereceler civarında geziyor olsa  da geçen seneye nispeten daha serin hava vardı. Bu, bizi daha neşeli, geçimli, verimli kılmıştı diyebilirim. Akşamüstü Hidayet'e plaja gittik.Tertemiz denize girdik...

Programdan önce Kaş'ın en güzel mekanlarından BahçeBalık'ta akşam yemeğimizi yedik, sohbet ettik ve geceye hazırlandık.

Echo'ya geldiğimizde gecemizin yine muhteşem geçeceğini anlamıştım. Güzel insanlar barın bahçesini doldurmuş konser saatini bekliyorlardı. Bir mekan bu kadar naif ve güzel insanlarla dolu olsun. Süperdi gerçekten. 

Konser saati geldi ve biz programımıza başladık. Seyircilerden sahneye yakın olanlar hemen önümüzde yere oturdular, arkadakiler de ayakta izliyorlardı. Sessiz sedasız en ince nüanslara kadar çalabiliyorduk. Bu bizim müziğimizde çok önemli bir durum ve burada bunu icra edebiliyoruz. Gerçi ikinci gece yine çenesi düşük arkadaşlar vardı, ayrı ama genel olarak Kaş dinleyicisi iyidir. İlk gece bir çok tiyatro oyuncusu da mekanda idi. Demet Evgar en önde oturarak bizi izleyenlerdendi hatta. Takipçilerimizle yazlık yerlerde denk gelmek gayet keyifli bir durum. 

Seslerimiz gece boyunca fena değildi. İkinci gece ilk geceden biraz farklı geldi bana, o kadar. Cihan albüm şarkılarımızı ve Ortaçgil'den şarkılar çaldık. Ardından yine Birsen ve ben 'Hoş geldin' ve 'Aşk üzerine söylenmemiş her şey'i seslendirdik. Terapi gibi bir geceydi doğrusu. Aynı gece İstanbul'dan arkadaşım Barış'ın da mekanda olduğunu gördüm. Hatta en önce kadar gelip tam ayağımın ucunda oturdu, sizin için bir kaç fotoğraf da o çekti.

Nefis bir gece geçirdik. Sabahın ilk saatlerine kadar takıldık. Daha sonra odalarımıza dağıldık. 
Ertesi gün Kaş Kamping'e götürdü Barış bizi. Orada bayağı bir zaman geçirdik. Denize girdik, yedik içtik ve akşam program için tekrar otele döndük. 

Asmaaltı'na, benim, Zuzu'nun, Gizem'in ve Çeto'nun arkadaşı olan, eski Alt Kemancı'nın barmeid'i  Elif'i görmeye ve bizim çocukların selamını iletmeye gittim bir ara. Yine Kaş'ta giyim dükkanı olan arkadaşım Savaş'a uğradım, onunla biraz vakit geçirdim. 

2. gece de gayet güzel geçti. Yine bar tıklım tıklım dinleyicimiz ile doluydu. 2 güzel geceden sonra işletmecisi bizim Barış'ın arkadaşlarından olan Neco Hanım'ın (!) Cafe 7 adlı çok güzel mekanında, portakal ağaçlarının altında kahvaltımızı ettik ve Kaş'tan seneye görüşmek üzere ayrıldık. 

İstanbul'dan Barış'ın ve benim arkadaşımız Hakan da bizim konserden bir gün sonra Kaş'a gelmiş, bizim afişi görmüş, kahrolmuş ve foto çektirip bana göndermiş :) O da aşağıda...

Geçen seneye nazaran daha güzel hatıralarla Kaş'tan ayrıldım. Bundan sonra aklımda daha hatırlanası bir yer olarak kalacak...

Yukarıda Fethiye konser yazımızda görüşmek üzere...





















'BİRSEN TEZER & Ekip' Live! - 2012 Yaz- 5. Turne, 2. Ayak - Sarnıç; GÖCEK




Merhaba

Turnemizin ilk ayağı olan Antalya'da sabah erkenden uyanıp kahvaltımızı ettik ve Göcek'e doğru yola çıktık. 3 saate kadar yolculuk yaptık. Yolda mola vererek yemek yedik. Ardından Göcek'e ulaştık. Marinanın içinde Sarnıç isimli mekanda çalacaktık. Yerimizi gördük. Biraz sohbet muhabbetten sonra Sarnıç'ın işletmecileri bizi kalacağımız 'Benetto' tipi tekneye götürdü. Geceyi otel yerine teknede geçirecektik. Bizim için bayağı farklı bir deneyim olacaktı açıkçası. Akşamüstü demir aldık ve yola koyulduk. 40 dk. kadar gittikten sonra 'Yassıca Adalar' isimli bir koyda demirledik. Geceyi burada geçirecektik. Sabit kaldığımızda tekneyi arılar bastı. Gerçi Emre ve benden başka çekinen yoktu çünkü ikimizde de 'anaflaktik şok' problemi söz konusu ve etrafta o kadar güzel manzara varken kendimizi kamaraya kapattığımız bile oldu :)


Güneş batmaya yakın arılar kayboldu. Ben hayatımın en güzel ve değişik deneyimlerinden birini yaşamak üzere havanın kararmasını bekledim. Daha önce hiç denizde gece geçirmemiştim. Bu ilk olacaktı. Yanımızda getirdiğimiz 20'ye yakın meze ve rakılarımızla küçük soframızı kurduk. Güneş tamamen kaybolmaya yüz tuttuğunda ilk kadehlerimizi yudumladık. Bütün gece boyunca sohbet-muhabbet ettik. Koyda ilerde bir tekne daha vardı ama tek başımıza sayılırdık. Gece iyice zifiri karanlığa ulaştığında uzaydaki yıldız tozları dahi görünüyordu. Kaptanımız 'Size yakamoz göstereceğim' dedi ve elini teknenin denize sıfır olan kıç tarafından suya daldırdı. Bu yaşıma gelip böyle bir manzara görmediğim için o an büyülendim. Adamın elini mavi mavi 'alk'ler, organizmalar sardı. Fosforlu şekilde parlıyorlardı. Meğerse 'Yakamoz' bu demekmiş. Fotoğrafını da çektim ama flaş patladığı için görünmedi haliyle. Aşağıda bulabilirsiniz. Gece karanlıkta olta ile balık tutanlar, oltanın hareketleri yakamozları coşturup balıkları ürkütmesin diye kayığın ucunda fener yakarlarmış denize doğru. Yani önlerini görmek için değilmiş bu ışık olayı. Kaptan; 'Denize şu an giren olursa tüm vücudunun fosforlu şekilde parladığını görür' dedi. Hiçbirimiz cesaret edemesek de büyülenmiş gibi dinledik kaptanı. İnanılmazdı...

Daha sonra yanımda getirdiğim gitarı çıkardım, çaldım, söyledim, söyledik. Belki bir çok insanın 'Keşke ben  de orada olsaydım' diyeceği ve hayatta seyrek yaşayabileceğiniz bir kaç saat geçirdik. Zülfü'den de çaldık, Kızılok'tan da.

Gece 02.00 gibi kamaralarımıza çekildik. İtiraf etmeliyim ki çok sıcaktı. Bütün gün sıcağı emen fiber kamaralar geceleyin resmen yanıyordu. Öyle ya da böyle uykuya daldık.

Sabah uyandığımda kamara penceresinden neredeyse suya paralel olarak ilerliyor olduğumu(zu) gördüm. Kaptan çoktan demir almıştı ve erkenden bizi muhteşem güzellikte bir koya kahvaltıya götürüyordu. Aklımı o koyda bıraktım diyebilirim. Fotoları var aşağıda. Nefis köy işi kahvaltının ardından denize girmek için yine başka koylara yöneldik. Biraz yüzdükten sonra Göcek'e doğru yola çıktık.

Soundcheck'imizi yaptık. Seslerimiz iyiydi. Duyum fena değildi. Ardından akşam soframıza oturduk. Yemeğimizi yedikten sonra sahne saati geldi. Alkışlarla sahnemizi aldık. Tüm Sarnıç neredeyse ağzına kadar doluydu. Cihan albüm şarkılarımızı çaldık. Birsen ve ben 'Hoş geldin' ve 'Aşk üzerine söylenmemiş her şey'i seslendirdik. Daha sonra ben tek başıma Fikret Kızılok'tan 'Gönül'ü söyledim. Güzel bir seyircimiz vardı.

Programımızı bitirdik. Ardından Vedat Sakman'ın barına gittik. Vedat abi şarkılarını söylüyordu, sessiz bir izlyici de dikkatlice onu dinliyordu. Biz de usulca ilişiverdik masanın birine. Vedat abi sahneden indikten sonra sabaha dek muhabbet ettik nerdeyse. Daha sonra o gece için kalacağımız otelimize geçtik. Aslında yine teknede kalabilirdik ama sanırım  iki gece üst üste fazla gelecekti ve doz aşımına uğrayacaktık :)

Ertesi gün Kaş'a doğru yola koyulmak için odalarımıza çekildik.
Yukarıda Kaş konserlerimiz ile ilgili yazımda görüşmek üzere.
Göcek maceramız ile ilgili fotoları aşağıda bulabilirsiniz...











































'BİRSEN TEZER & Ekip' Live! - 2012 Yaz - 5. Turne 1. Ayak; Hi-Jazz/ANTALYA




Merhaba.
Biraz geç kalmakla birlikte Birsen Tezer 5. turnesinin yazısını yeni vakit bulabildiğim için anca yazabiliyorum.

9 Temmuz günü Sabiha Gökçen'nden diğer gitarcımız Emre ile Antalya'ya doğru yola çıktık. Menajerimiz Koray ve Birsen, Bodrum'dan özel araçla yola çıkmışlardı ve Antalya'da bizi bekliyorlardı. İndikten sonra otelimize geldik. Ardından çalacağımız mekan olan Hi-Jazz Bar'a gidip soundcheck'imizi tamamladık. Saat 23.00 gibi programımıza başladık. Bizi özleyen ve ulaşabilen Antalyalı dinleyicilerimi ile hasret giderdik. Ben de ne zamandır benimle görüşmek isteyen ama karşılıklı fırsat bulamadığımız arkadaşlarla görüşebildim.
Konser sonrası dinleyicilerimiz bizlerle fotoğraf çektirdiler ve Birsen'e cd-poster imzalttılar.

Mekanda seslerimiz sistemin elverdiği ölçüde idi. Çok çok iyi bir sound ile çaldığımız söylenemez ama çok da  kötü değildi. Yine biraz konuşan arkadaşlar vardı, eksik olmasınlar. Bizim müziğimizin nasıl dinlenmesi gerektiğini şehir şehir dolaşarak anlatmamız gerekecek anlaşılan. Bunun dışında bence mekan böyle organizasyonlar için uygun değil. Daha büyük ve plan olarak daha biçimli bir mekana geçerseler daha iyi olur diye düşünüyorum. Mantalite ise ismi gibi değildi maalesef.

Yemekten sonra Mevlana adında dev bir çorbacıya gittik. Ardından otelimize döndük. Ertesi sabah yola koyulacağımız için rahat bir uyku için istirahat haline geçtik.

Konserle ilgili fotoğrafları ve dinleyicilerimizden Gökçe Aktuğ'un çektiği bir videoyu aşağıda bulabilirsiniz. Antalya seyircisi ile tekrar görüşmek üzere...