. * ZIYARETÇİ DEFTERİ İÇİN TIKLAYIN

22 Nisan 2012 Pazar

Birsen Tezer Live! - Telwe/ Ankara -19 Nisan 2012-

Merhaba.
19 Nisan Perşembe gecesi Ankara Telwe'deydik. Ankara'da ekipçe 4., Telwe'deki 3. konserimizdi.
Bir gün önceki Eskişehir konserinden çıkıp İstanbul'a okula gelmiş ve koca gün ders anlatmıştım. Uykusuz bir şekilde geçirdiğim günün akşamında Ankara konserine yetişmek için Sabiha Gökçen'den kalkacak uçağıma doğru yola koyuldum. Bir gün öncesinden kalan fırtınalı hava biraz tedirgin etse de rahat bir uçak yolculuğu sonrası Ankara'ya vardım. İnsanın iyi bilmediği bir şehirde sora sora biryerleri bulması çok zevkli oluyor. Havaş beni Ulus'ta bıraktı. Taksiler akşam trafiği nedeniyle beni almayınca metronun yolunu tuttum. Kızılay'a geldim ve Yüksel'in oradan sonra, biraz içgüdü ile, biraz da açtığım telefon yardımıyla mekanı buldum. Şimdi diyeceksiniz ki "Dördüncü kez geliyorsun hala öğrenemedin mi be adam? " Ya konser minibüsü ile geliyoruz ya da uçaktan sonra konser minibüsü bizi alıyor. Böyle sokak sokak dolaşa dolaşa gelmedim hiç. Ankara'yı çok severim ben. Çok gençken her hafta sonu Ankara'daydım. Tunalı trafiğe kapanırdı ve biz yolun ortasında gitar muhabbeti yapardık. İstanbul'dan 5-10 arkadaş gide gele oralı insanlarla arkadaş olmuştuk. Güzel hatırlarım vardır.

Her neyse, mekana girdiğimde bizim ekibin yemek yediğini gördüm. İlk iş olarak kendi souncheckimi yaptım. Eskişehir haricinde hem Takamine gitarı hem de Epiphone Dot'u ve zoom kullandığım için soundcheck'im biraz uzun sürdü. Fakat sound çıktı. Gece boyunca da güzeldi diyebilirim. Ankara konserinde bas gitarda İlker Özalp, davulda Derin Bayhan bizimleydi. Gürol Ağırbaş ve Emre Günaydın'ın konserleri vardı.

Daha sonra kuliste sahne vaktini beklemeye başladık. Ankara'da tanıştığımız arkadaşlardan @basaksavasci, @SedefBedir, @ceydakap ' tan başalayarak seyircilerimiz mekanı doldurmaya başladı. Arkadaşım Gizem'in akrabası olan Aslı ve arkadaşı da konserdeydi. Sahne saati geldiğinde mekan tam anlamıyla tıklım tıklımdı. 
Ben Ankara seyricisini çok seviyorum kendi adıma. Böyle şeylere değer verircesine konserleri boş bırakmazlar, eskiden çalıştığım bazı işlerden de bilirim. 

Konserimize başladık. Seyircimiz Birsen'i alkışlarla karşıladı, bir ağızdan şarkıları söylediler. Karşılıklı keyifleştik ve 45 dk. kadar çaldıktan sonra ara verdik. Ara sonrası sahneye ben ve Birsen birlikte çıktık. Bir Hüsnü Arkan-Birsen Tezer düeti olan Hoş geldin'i ve Birsen'in 2. albümde İlhan Şeşen ile düet olarak söyleyeceği 'Aşk üzerine söylenmemiş her şey' filminin aynı adlı soundtrack'ini yine düet olarak söyledik. Seyircimiz yine şarkılarımıza eşlik etti. Tüm Cihan  albümünü ve Ortaçgil'den parçaları çaldıktan sonra Birsen kanun faslına geçti. Ardından Çığlık çığlığa ile Ankara konserimizi bitirdik.

Seyircimiz geçen konserde olduğu gibi yine kulise akın etti. Albümü imzalattılar, bol bol fotoğraf çektirdiler.  
Şimdi burada Ankaralı dinleyici arkadaşımız @bersankayikci'nın güzel ve anlamlı (*) hediyesinden bahsetmemek olmaz :) Kendisi Birsen'i, beni ve kendisini resmetmiş. Ellerimizde çalgılarımızla, isimlerimizle birlikte bizi çizdiği bir poster hazırlamış. İkimize de verdi ve kendine de imzalattı. Şöyle söyleyeyim; 22 senelik sahne hayatım boyunca aldığım en anlamlı hediyeydi. O an için belli edebildim mi bilmiyorum ama bu böyle. Çünkü kısaca şöyle bir anekdot geçeyim; bundan çok çok uzun yıllar önce ben daha gitara yeni başlamışken, çok sevdiğim bir Alman müzik topluluğuna Türkiye'deki fan kulüplerini kurmak için sürekli mektup yazardım. Onlar bu fan kulüp işlerini kabul ettikten sonra kendi çapımda faaliyetlere başladım. Bir gün onlara solistin, gitaristin ve benim olduğum bir resim çizerek gönderdim. Resme öyle çok özendim ki anlatamam. Gitarist gönderdiğim resmi görmüş, duygulanmış ve kendi el yazısıyla bir cevap yazmıştı. Gelen mektupta aynen şöyle yazıyordu; (*) "Uzun zamandır sahnedeyim ama aldığım en anlamlı hediye bu. Madem müzikle uğraşıyorsun, müzisyen olmak istiyorsun, dilerim müzisyen olursun ve bu senin de bir gün başına gelir. Beni ancak o zaman anlayabilirsin..."
O akşam Ankara'da O'nu anladım. Berşan'a bir kez daha teşekkürler...
Kuliste foto ve imza faslı bittikten ve rodimiz Cevdet abi tüm eşyamızı topladıktan sonra değişmez konser servisimiz Sezai abinin kaptanlığında İstanbul'a dönüş yoluna koyulduk. Sabah iner inmez İstanbul'da okulda derse gireceğim için bir an önce uyumak için can attım doğrusu. Ekip çorba içerken ben minibüs koltuğunda rüyaya dalmıştım bile. 

Bir detayı anlatmadan bitirmeyeyim; ben uyurken mola vermişiz. Tuhaf bir yerdi. Karanlık ve çimenlikti. Uyku sersemi gözümü açtığımda pencereden ak sakallı beyaz giysili bir dedeyi otların üstünde namaz kılarken gördüm. Kafayı yediğimi düşünerek uyumaya devam ettim. Sonradan öğrendiğime göre onu herkes görmüş ve hakikaten dedecik sabah namazını kılıp seccadeyi toplayıp dinlenme tesisilerinde çalışmaya devam etmiş. Allah uzun ömür versin dedecim :)



Ankara seyircisine gönülden teşekkürler. Umarız en kısa zamanda yine görüşürüz. 
Not 1: Fotoğraflarını soran arkadaşlar aşağıya eklediğim fotolar arasından kendilerini bulabilirler  :) Bir de mini video olacak...


Not 2:  Biz de sizi seviyoruz ;)
























































































Birsen Tezer Live! -Hayal Kahvesi /Eskişehir - 18 Nisan 2012

Merhaba.
18 Nisan Çarşamba günü Eskişehir Hayal Kahvesi'nde çaldık. Konser ekibimizin transferini yapan Sezai abi, tüm ekibi, rodimiz Cevdet abiyi ve menajerimiz Koray'ı da alıp Eskişehir yoluna düştü. Tabii her zamanki gibi ben hariç. Biliyorsunuz ben aynı zamanda müzik öğretmeniyim ve okuldan böyle durumlar için izin almam çok zor. Akşam derslerimi bitirdikten sonra Eskişehir otobüsüne atlamak için terminale gittim. Fakat hatırlarsınız o gün İstanbul'da fırtına kopmuştu, Boğaz Köprüsü trafiğe kapanmıştı. İşte tüm bu sebeplerden dolayı otobüs gecikmeli geldi. Tam 1,5 saat! Ben ekibe telefon açıp gelemeyebileceğimi dâhi söylemiştim. Ama otobüs gelince bindim ve yola koyuldum. Rahat bir yolculukla Eskişehir'e geldim. 
Hayal Kahvesi'ne geldiğimde ekip kuliste dinleniyordu. Üzerimi değiştirdim ve onlara katıldım. O akşam ve bir sonraki Ankara konserinde bizimle çalacak olan bascı  İlker Özalp ile tanıştım. Hem  Gürol Ağırbaş'ın hem de Gürol abi meşgul olduğu zamanlar onunla dönüşümlü olarak çalan bascımız Alican Narman'ın bu iki gün konserleri olduğu için İlker bizimle çalacaktı. Aynı zamanda davulcumuz Emre Günaydın'ın da konserleri olduğundan bu iki gün için bize davulda Derin Bayhan eşlik etti. Biliyorsunuz Gürol Ağırbaş aynı zamanda  hem Bülent Ortaçgil'le, hem de Zuhal Olcay'la çalışıyor. Emre Günaydın ve Alican Nayman ise Pilli Bebek ile çalıyorlar.

Souncheck yapmadan sahne zamanı gelince yerlerimizi aldık. Salon alıştığımız dolulukta değildi fakat yine de güzeldi. Akşamını bizi dinleyerek geçirmeyi tercih edenler için güzel bir konser olacaktı. Değirmenler'le başladık. Cihan albüm parçalarımızdan çaldıktan sonra ara verdik. İkinci seti de yine albüm parçalarından ve Ortaçgil'den şarkılar söyleyerek bitirmek üzereydik ki bir Hüsnü Arkan-Birsen Tezer düeti olan 'Hoş geldin' isteği geldi. Birsen'le birlikte düet olarak seslendirmek için hazırlandık. Birsen parçaya girdiği anda elektrikler kesildi. Akustik olarak şarkıya devam ettik. Bu kez ben söylemedim. Şarkıyı bitirdik fakat jeneratör de çalışmadı, elektrik de gelmedi. Biz de seyircilerimizle birlikte ilk kez akustik olarak bir şarkı seslendirme fırsatı bulmuş olduk :)
Belki de ilk kez 'Çığlık çığlığa'yı seslendirmeden programı bitirdik. 

Sahneden iner inmez telefon ışıkları yardımıyla kulisi buldum ve gelince değiştirdiğim iş kıyafetlerini geri giymek için uygun yer aramaya başladım. Tekrar öğretmen formatına döndükten sonra dinleyici arkadaşların kuliste Birsen'e  ve bana rakı kadehi imzlatmak için beklediklerini gördüm :)  @d_buseuslan ve
arkadaşımız daha önceki Hüsnü Arkan'ın da bizimle söylediği Eskişehir konserinde kadehini Hüsnü bey'e imzalatmış. Kalan kısmını da o gece @Buseliik arkadaşla birlikte Birsen'e ve bana imzalattılar. Benim için de değişik bir tecrübe oldu doğrusu. Aynı arkadaş sahnede giydiğim İstanbul t-shirt'üne de talip bu arada. İzmir konserinde giydiğim aynı t-shirt'ü Gökhan istemişti ve onunla forma değişir gibi t-shirt değişmiştik. Gittim  aynısının ikincisini aldım ama anlaşılan bu t-shirt de gidici. Ben en iyisi Mavi Jeans'la sponsor olması için bir konuşayım :P

Arkadaşlar çorba içmeye, bense 02.30'daki otobüsüme doğru yola koyulduk. Uykusuz, kalabalık ve sıcak bir yolculuktan sonra okula geldim. Biraz erken geldiğim için  boş koridorlarda vakit geçirdim. Daha sonra dersler başladı ve ben akşamı zor edip Ankara konseri için bir kez daha yollara düştüm.
Bazı fotoları çekip bana yollayan dinleyici arkadaşımız @rojdass'a teşekkürler.

Yukarıda Ankara konser yazısında görüşmek üzere.
Orada bulunan tüm Eskişehir dinleyicisine teşekkürler...






















8 Nisan 2012 Pazar

Birsen Tezer Live! - 06 Nisan- Mask - Beyoğlu/İstanbul

Merhaba
06 Nisan Cuma gecesi Beyoğlu Mask'taydık. Okul Paskalya tatilinde olduğu için keyifli bir gün olarak başladı benim için. Aynı zamanda yakın arkadaşlarım Erdem Ün ve Pınar Korkmaz'ın nikahının da olması günümü mutlu kılıyordu. Her ne kadar yetişemeyecek olsam da.

Saat 16.00 gibi eşyalarımızı almaya gelen rodimiz Cevdet Abi'nin arabasıyla geldim Mask'a. Açıkçası diğer yollarla karşıya geçmeye üşendim. Saat 17.00 gibi Mask'taydım. Seslerimizi alan arkadaşımız Gürhan Öğütücü oradayken hemen kendi soundcheckimi yaptım ve bitirdim. Ardından Tünel'e yürüdüm, biraz İstiklal'de dolaştım, vakit geçirdim. Yazın kendini hissettirdiği ilk gündü. İlk kez insanlar t-shirt ile geziyorlardı diyebilirim.
Daha sonra tekrar mekana döndüm ve gelen ekiple birlikte seslerimize bakıp bitirdik. Sesler tüm gece güzeldi. Ardından geleneğimiz gereği sahne öncesi rahatlama amaçlı sofra ritüelimizi gerçekleştireceğimiz bir mekan ararken tam da Mask'ın karşısındaki Süper Restaurant(!) dikkatimiz çekti. 'Haydi' dedik; 'bu kez burada oturalım!' Rakılı, biralı mezeli bir sofra hazırlattık. Bir güzel keyif yaptık. Mask'ın halkla ilişkilerinden sorumlu arkadaşım Duygu Dobulga da bize katıldı.

Program saati geldiğinde kulise geçtik ve ardından sahnedeki yerlerimizi aldık. Başta nispeten seyrek olan seyircimiz ilerleyen saatlerde mekanı doldurdu. 'Bilsen' ile başladık. Keyifli bir program olacağa benziyordu. 3. şarkı olarak ekibimizin bass gitristi Gürol Ağırbaş'ın 'Şelpe'sini seslendirdik birlikte. Cihan albüm parçalarımızın bir kısmını seslendirdikten sonra ara verdik.

2. sete alışıldığı üzere yalnızca ben ve Birsen çıktık. Bir 'Birsen Tezer- Hüsnü Arkan' düeti olan 'Hoş geldin'i düet olarak seslendirdik. Ardından 2. albümde Birsen'in İlhan Şeşen'le düet olarak seslendireceği 'Aşk üzerine söylenmemiş her şey' filmi soundtrackini seslendirdik yine düet olarak. Daha sonra sahne arkadaşlarımız yerlerini aldılar. Cihan albüm ve Ortaçgil şarkılarına devam ettik. Ardından yine Gürol abiye ait olan ve sözlerini Ortaçgil'in yazdığı '108' isimli parçayı seslendirdik. Kanun parçalarını da yaptıktan sonra hem Ortaçgil 'Tribute' albümünde hem de ekip olarak kaydettiğimiz Cihan albümünde seslendirdiğimiz 'Çığlık çığlığa'yı çalarak programımızı bitirdik.
Ben aceleyle çıktım ve yine rodimiz Cevdet abiyle Kadıköy Hilton Roofundaki yeni evlenen arkadaşlarımın yanına koştum. Partinin sonuna yetiştim. Ne zamandır görmediğim arkadaşlarımı gördüm Evli çiftimizi sabaha karşı odalarına uğurlayıp evlerimize dağıldık. Bu arada Hilton Roof acayip bir yer. Rus dansçılar falan dans ediyor lafı gelmişken. Ama dj müziği var, o bakımdan zor dayanabildim...

Şimdi, aslında söylemeden geçemeyeceğim bazı şeyler var. Şimdiye dek çok tuttum ama sonuçta burası benim günlüğüm, istediğim gibi içimi dökebilirim. Kimseyi kırmak istemem ama paylaşacağım bazı düşüncelerim var. ..
Sahnede olmak güzel. Dinleyen, dinlemesini bilen seyircimiz güzel. Bize, şarkılarımıza, emeğimize değer verdiklerini bilmek güzel.
Fakat sadece Birsen Tezer dinlemiş olmak için, kendine entellektüel hava vermek adına -ki ruhunda olmadan bu imkansız; konsere gelmiş olmak için, sahnedeki gerçek müzik emekçileri nasıl dinlenir bilmeden, eğlence dışında da ruha hitap için müzik yapan müzisyeni dinleme terbiyesi almadan, bilincine ulaşmadan karşımızda olan seyirciden rahatsız olduğumu(zu) en azından kendi açımdan buradan paylaşmak istiyorum. Sürekli olarak konuşan, gülen, kahkaha atan, üç dakikada bir şangır şungur kadeh tokuşturan, sahneye müdahale eden, bizimle senli-benli konuşan bir seyirci tercih etmeyiz elbette. Kendi adıma. O tür müzik, müzisyen ve seyirci her yerde var. Lütfen onlar birbirini bulsun. Bu bir bilinç ve bu bilinçte bir seyirci gerçekten çok saygıdeğer. Yüksek müziğe ve müzisyenliğe yükselmiş, bu işin okullarında uzun yıllar dirsek çürütmüş, çok zor dersleri vermiş, popüler kafadan ayrılmış, yalnızca ruhuyla, yüksek ve derin tekniklerle, dinleyene de zaten bu yüzden büyülü gibi gelen tınılara ulaşmış, çalgılarına on binlerce dolar yatırım yapmış, seyirciye iyi ve kaliteli tınılar ve yüksek enerjide bir şeyler aktarmaya çalışan müzisyeni; gülerek, konuşarak, müzikal cümleler yaratırken konsantrasyonunu dağıtarak tüm gecenin büyüsünü bozmayın. İyi dinleyenleri gözleyin, onlar gibi olun. Müzisyenler onların karşısında belki bir saattir çalıyor ama ortalama 20 sene + 1 saattir çalıyor. Şimdiye dek binlerce sahne saati yapmış, milyonlarca nota basmış, on binlerce etüt yaparak seyirciye en iyisini sunmak için zamanında kabuğuna çekilmiş, ailesinden, sevdiğinden bu uğurda feragat etmiş, ailesinden belki de bu uğurda çok sitem işitmiş, kendini izleyen on binlerce insanın karşısına çıkmış çalmış, zamanında dizleri tir tir titremiş insanlar bu müzisyenler. En azından bunlara istinaden saygıyla izleyip, sevgiyle dinlemek lazım. Bu nasıl atlanır da kahkahalar tavan yapar? Ne münasebet? (Kemik Birsen Tezer dinleyicisi ve iyi bir şeyler dinleyen arkadaşları tenzih ederim. Mask'ta bizleri izleyenleri de töhmet altında bırakmayayım. Ben sadece mekan belirtmeden bir kısım bar dinleyicisinden bahsediyorum. Konser salonlarından asla bahsetmiyorum zaten, o hep güzel şükür ki)
İşin içinde şöyle bir trik var; bu tür müzik bu şekilde dinlenir. Hepimiz eğlence müziği de yapıyoruz bazen. Hatta ben bebeyken düğün salonlarında çalışarak geldim şimdiki yerime. O müzikte dilediğin gibi eğlen, çık sahneye müzisyenle yanak yanağa şarkı söyle, farketmez. O müzikte bu yakınlığınız, eğlenmeniz hoşumuza da gider. Örneğin diğer kendi poprock grubum Taxi Band'le doyasıya eğlendiğimiz geceler oluyor. Ama müzik tarzına, icra şekline göre işler değişir.

O gece özellikle Twitter'daki takipçilerimiz (Örneğin; @sohretus, @ilkeersoy, @McGuvem) bu tür dinleyicilerle birlikte olmaktan duydukları sıkıntıları yoğun olarak dile getiridiler. Ama zannetmesinler ki sesleri duyulmuyor ya da seslerini duyurmaya çalıştıkları insanlar onları duymuyor, görmüyor. Bu insanlar dinlemeyi bilen insanlarla bir arada olmak istiyorlar. Dostlar alışverişte görsün diye gelen arkadaşlara bu feryat. Duyurulur. Kaldı ki ben de gerçekten çok sinirlendim ve tatsızlık çıkmaması için kendimi bayağı bir dizginledim açıkçası. Kendim için değil zaten ama özellikle Birsen, Gürol Ağırbaş ve Emre için söylüyorum bunları. Umarım anlaması gereken güruh anlamıştır.

Elbette sessiz sedasız mum gibi, sustalı maymun gibi konuşmadan, gülmeden program izlenmez. Ama biz o bahsi geçen güruhun karşısına nasıl bir inançla, konsantrasyonla, gülmeden, konuşmadan çıkıyorsak siz de aynı saygıyla dinleyin, şarkı bitmeden salonu terk etmeyin, tlf.larınızı sessize alın ve kadeh tokuşturmayın falan filan. İnsan fısıltıyla konuşur, solo atılırken kahkaha ile gülmez, kendi arasında uzun uzun sohbet etmez, dışardan belli olmasa da iki saate yakın zamandır pozisyonunu değiştirmeden, stabil duran bir insana göre olağanüstü fiziksel ve mental perfomans gösteren bir müzisyeni, sakız gibi isteklerle zorlayarak bis yapılmaz, solisti bastırırcasına afedersiniz k.çını yırtar gibi 'benim de sesim güzel' diye gözümüze sokmak için şarkıya eşlik edilmez. Yani ben anlayamıyorum , o zaman neden bilet parası verdin dinlemek için? Söylemeye gerek bile yok aslında. Bu kişiler, bu basit ve olması gereken şeyleri öğrenmeli. Müzik dinlemenin de bir adabı vardır ve takdir edersiniz ki bunun nasıl olacağını biz iyi biliriz. Sözüm meclisten dışarıdır dediğim gibi. Dinlemesini çok iyi bilen bir dinleyicimiz var. Dinleyicimiz olmayalara söylüyorum ben aslında. Bir de herkes müzisyenlerin bu ortak fikrini bilmeyebilir. Ben buradan meslektaşlarım adına dile getireyim dedim. Bu benim sadece Birsen Tezer ekibi adına söylenmem değil. 22 senelik sahne hayatımda rahatsız olduğum genel bir husus. Ve gerekiyorsa artık evet; söz bize düşüyor, 22 sene sonunda bunu hakediyoruz nitekim.
Eğlence müziği yaptığımızda ise tam tersi. Zaten kimse yüzünü asıp oturmasın, eşlik etsin, alkış tutsun, dans etsin. Olay budur...

Konuyla ilgili detaylar, dinleyenlerimizden @Mellodram @HaticeYldrim'ın Twitter üzerinden paylaştıkları ve kendi izinleri ile yayınladığım, mekanda o akşam çekilen 'İstanbul' şarkısının videosunda net olarak görülebilir. Örneğin videoda şarkı girişinde, şarkı tam başlamadan önce, olmayan bir takım notalar basmamın sebebi sadece Emre'nin hazırlıklarını bitirmesini beklememden kaynaklı değil, aynı zamanda sessizlğin dinmesi, dikkatin sahneye toplanması içindir de. Videoyu yazı sonunda bulabilirsiniz.

18 Nisan Eskişehir konserine kadar yazılarıma ara veriyorum, çünkü ilk konserimiz o tarihte.
Herkese sevgi ve saygılar, İstanbul seyircimize teşekkürler.
Görüşmek üzere.












Taxi Band Live - 28 Mart/ O4 Nisan 2012

Merhaba
28 Mart Çarşamba Surender'ın yerine ve 04 Nisan Çarşamba kendi gecemizde Kadıköy Shaft'taydık. Programlarımız havaların nispeten ısındığı gecelere denk geldi. Hafta içi sokağa özgü müşteri geç saatlerde programımızı izlemek için Shaft'taydı. Bir önceki programımızda Mine arkadaşlarıyla bizdeydi. Gizem ve Zuhalciğim de bizi yalnız bırakmadılar.

Seslerimizi Serdar aldı ve her zamankinden biraz daha farklı volume vardı diyebilirim. Daha azdı yani. Duyum son programda biraz daha zayıf oldu benim için. Ama Serdar işini çok iyi yaptığından herhangi bir pürüz olarak görmüyorum bunu.

04 Nisandaki programımıza arkadaşlarım Hakan, Taies ve Barış da geldi. Diğer gecelerimize nazaran sakin geçen son gece, bassçımız Ferhat ve davulcumuz Mert, Yaya ile klip çekimleri olduğu için çalamadılar. Onların yerine davulda Acil Servis'ten Soner ve bassta Roka Band'den Özkan bizimleydi. B Planı ve Sünger'de tanıdığımız Göksenin de bizimleydi ve bu kez elimden kurtulamadı :) Oysa geçen cumartesi Buddha'da beni sahneye çağırmasın diye bin takla atıp elinden kurtulmuştum. Hazır yorulmuşken mikrofonu benden aldı ve 2-3 şarkı da o söyledi. Programın bu anları daha da keyfiliydi. fotolara ekledim hatta.
Okul paskalya tatilinde olduğundan ertesi gün iş yoktu ve ben bunun mutluluğu ile programı biraz daha yaydım diyebilirim. Bittiğimizde saat 03.30'a geliyordu.
Ardından Ben, Cem, Özkan, onun bir bayan arkadaşı, Göksenin, Soner hep birlikte çorba içip evlerimize dağıldık.

Bu ay bize denk gelen çarşamba günlerine Birsen Tezer ile konserlerim olduğundan, bir sonraki Taxi Band programı 2 Mayıs Çarşamba olacak.

Geceyle ilgili foto ve videoları aşağıda bulabilirsiniz.
Görüşmek üzere.

Taxi Band Facebook Page;
http://www.facebook.com/taxiband












5 Nisan 2012 Perşembe

TÖ. 'Nisan 2012' kesinleşen konser ve program takvimi;


04 Nisan 'Taxi Band' / Shaft - İSTANBUL
06 Nisan 'Birsen Tezer' / Mask - İSTANBUL
18 Nisan 'Birsen Tezer' / Hayal Kahvesi - ESKİŞEHİR
19 Nisan 'Birsen Tezer' / Telwe - ANKARA
20 Nisan 'Birsen Tezer' / Haymatlos - İSTANBUL
21 Nisan 'Birsen Tezer' / Karga - İSTANBUL
26 Nisan 'Birsen Tezer' / Bios - İZMİR
27 Nisan 'Birsen Tezer' / Resimli - BURSA
+
03 Mayıs Boğaziçi Üniv. / İSTANBUL

Not: Birsen Tezer ile muhtemel Fethiye, Nazilli, Didim ya da başka eklenen/ ertelenen konserler bildirildiğinde buradan, http://www.facebook.com/ondemir.tunc 'tan ya da http://www.tuncondemir.blogcu.com 'dan paylaşacağım. Konserlerimizde görüşmek üzere.